Koala deyince, aklımıza okaliptüs ağacı denilen ağacın
gövdesine kollarını ve bacaklarını dolayarak tutunmuş olan gri tüylü, sevimli
bir hayvan gelir. Gerçekten de koalaların bu görüntüleri çok sevimlidir. Bu
arada koalalara neden uykucu dediğimizi merak etmişsinizdir. Hemen söyleyelim,
koalalar günde 18 saat uyurlar!
Koalaların elleri ve ayakları,
ömürlerinin çok büyük kısmını okaliptüs ağaçlarının üzerinde geçirmelerine imkan
tanıyacak şekilde yaratılmıştır.
Koala, uzun kıvrık kolları, keskin
pençeleri ve ağaca sıkıca tutunan ellerinin yardımıyla geniş ağaç gövdelerine
hızla tırmanabilir. Bu hayvanların ön ayaklarındaki ilk iki parmakları diğer üç
taneden ayrıktır. Kendi elimizi düşünürsek, iki tane baş parmakları olduğu
söylenebilir. Arka ayaklardaki baş parmaklar da diğerlerinden ayrıktır ve diğer
dört parmak gibi keskin pençelere sahip değildir. Diğer parmaklardan farklı olan
bu baş parmaklar küçük dallara kolayca tutunmayı sağlar. Koalalar pençelerini
ağaçların yumuşak ve düzgün gövdelerine çengel gibi saplayarak tutunurlar. Dört
ayaklarıyla da, tıpkı bizim bir sopayı kavramamız gibi ağaç dallarını rahatlıkla
kavrayabilir ve ağaç dallarına sarılarak tırmanabilirler. İşte koalanın
ağaçların üstünde yaşamasını kolay kılan yapı budur.
Koalalar, tembel
sanılmalarına karşın ağaçlar üzerinde hızla hareket edebilir hatta bir daldan
diğerine olmak üzere bir metre uzağa bile sıçrayabilirler. Dişi koala, iki yılda
tek bir yavru doğurur ve onu kanguru gibi kesesinde taşır. Yavru ilk aylarda
annesinin kesesinden çıkmaz ve daha sonra 1 yaşına kadar annesinin sırtında
yaşar. Tabii annesi de okaliptüs ağacının üzerinden başka yerde değildir.
Koalaların bu ağacın üzerinde yaşamalarının nedeni, onun yapraklarını yiyerek
beslenmeleridir. Zaten, bu nedenledir ki koalalara yalnızca tek bir kıtada,
okaliptüs ağacının bolca bulunduğu, Avustralya kıtasında rastlarız.
Avustralya'da Okaliptüs
ağacının 600'den fazla türü olmasına karşı, koalalar bunların sadece 35 kadarını
kullanırlar. Okaliptüs ağacı bir koala için yalnız barınak değil, aynı zamanda
önemli bir besin kaynağıdır. Hatta okaliptüs yapraklarının koalanın yegane
gıdası olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Öte yandan, koalaların birçok
farklı türü vardır. Bu türlerin her biri farklı bir okaliptüs yaprağı ile
beslenir. Eğer bir koalayı alıp başka bir yere götürürseniz yanınızda onun
yediği okaliptüs yaprağını da götürmeniz gerekir. Yapraklarının lezzetinden
başka bu hayvanların okaliptüs ağacından çok az inmelerinin bir nedeni de yerde
yürürken çok zorlanmalarıdır.
Bu okaliptüs ağacı, aslında bildiğimiz nane şekerinin yapıldığı
ağaçtır. Yapraklarında farklı kimyasal maddeler vardır. Bu maddeler, koala
dışındaki bütün hayvanlar için zehirli ve tehlikelidir. Başkaları için zehirli
olan bu yaprakları koala yutmadan önce dişleriyle öğütür. Yapraktaki zararlı
madde koalanın vücudunda, karaciğerde arıtılır ve vücuttan dışarı atılır. Diğer
canlılar için zehirli olan bu yiyecek, Allah'ın dilemesiyle koalaya zarar
vermez. Bu yüzden bir koala her gün yaklaşık olarak 1 kg zehirli yaprağı hiçbir
problem yaşamadan yiyebilir. Ayrıca koalalar ihtiyaçları olan suyun büyük bir
kısmını da okaliptüs yapraklarını yiyerek alırlar. Yılın belli zamanlarında
okaliptüs yapraklarının üçte ikisi su taşır. Bu yüzden bir koala sadece
yaprakları yiyerek, aylarca su içmeden yaşayabilir. Okaliptüs ağaçlarının
tepeleri oldukça rüzgarlıdır. Bu yüzden koalaların sıcak kalabilmeleri için
sırtlarında çok kalın bir kürkleri vardır.
Zehirli bir bitki ile bir
hayvan arasındaki bu uyum bize koalaların ve okaliptüslerin aynı Yaratıcı
tarafından yaratıldıklarını gösterir. Yarattığı herşeyi kusursuz yapan bu
Yaratıcı hiç kuşkusuz ki tüm alemlerin Rabbi olan Allah'tır.